Türkiyelice’de Yüklem Çekimleri (SORU)
Türkiyelice’de Yüklem Çekimleri (YANIT)
Türkiyelice’de
Yüklem Çekimleri – Çözümlemeli
TÜRKİYELİCE'DE YÜKLEM ÇEKİMLERİ
TÜRKİYELİCE'DE
YÜKLEM ÇEKİMLERİ
Türkiyelice:
Türkçe, diger bütün dogal
diller gibi, kökleri, tarihin derinliklerinde olan, geçmişte oldugu gibi, bugün
de, konuşanı, yazanı oldugundan daha çok lehçesi, agızı bulunan, “TÜRK” denilen bir ırkın, bir kavimin dilidir.
Bir birey olarak, başkalarıyla sözlü ya da yazılı iletişim saglarken,
kaynagını aynı dilden almış olsa bile, farklı dil kullanım davranışlarında
bulundugumuzu, pek az bir dikkat vererek fark edebiliriz. Anlaşılabilmek için,
karşımızdakiyle girişecegimiz dilsel uyumun, dil ögelerinin seçiminden,
onların dizimine kadar bütün dil kullanımımızı etkiledigini görürüz. Üç
yaşındaki bir çocukla konuştugumuz gibi ögretmenimizle, annemizle konuştugumuz
gibi bir banka memuresiyle, bir hemşehrimizle konuştugumuz gibi başka bir
yerden olan birisiyle konuşmayız, konuşamayız. Olsa ki, böylesine konuşma
şekillerini ilgisiz ortamlarda denesek, anlaşılır olsak bile, ya gülünç, ya
kaba oluruz... Yazışmak için de durum farklı degildir. Her ölçünlü, toplum
dilinin, kendine özel hitabet
kuralları oldugu gibi, kendine özel kitabet kuralları da bulunur. Bireysel dillere gelince,
onlar, ölçünsüzdür denilebilecek derecede, sayılamayacak kadar çok sayıda
ölçünü olan ve pek de hitabet ve kitabet ayırımı yapmaya elverişli olmayan
dillerdir...
İnsanların degişik düzeylerde örgütlenmesi, bireylerin toplumsal
davranışlarına, örgütleyenlerin, zorla
ya da uzlaşmayla belirledikleri
ölçünler getirmeleriyle saglanır... Devlet olarak örgütlenmiş bir ulusun
bireyleri, o devletin uyrugunda olur. Devlet, uyrugunda olan bireylerin
kendisiyle kuracagı iletişimlerinde, kendi verecegi egitim ve ögretimlerde
kullanacagı bir ya da birkaç dilin ölçünlü hale konulmuş lehçesini ya da
lehçelerini devlet dili ya da dilleri olarak – en azından ülke çapında kullanılmak üzere –
kabul eder. Kabaca “Türkçe”
ya da daha bilimsel olarak “Ölçünlü, Türkiyeli Türkçesi” de denilen Türkiyelice, “Türkiye Cumhuriyeti” adlı devletin, uyrugunda olanlarının bildigini
varsaydıgı, Türkçe’nin, –
kaynagını Osmanlıca’nın İstanbul
agzı’ndan aldıgı ileri sürülen –
ölçünlü bir lehçesidir. Türkiyelice,
hemen bütün uyruk dilleri gibi, bir konuşma dilinden çok bir yazı dili olarak bilinmelidir. Konuşma dili olarak kullanılan
şekli onun okunuşundan başka bir şey degildir... Bugün kullandıgımız Türkiyelice’nin ölçünleri
(standard), Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, yazımında, Latin hafleri’nden uyarlanmış Latin Harfli Türkiye Cumhuriyeti Alfabesi’nin kullanımının, çıkarılan bir kanunla kabul
edildigi, 01 Kasım 1928
tarihinden başlayarak geliştirilmiş ve geliştirilmektedir.
Yüklem
Çekimi:
Dogal dillerin anlamlı birimleri, kılış ve oluş deyimlerinden
oluşur. Türkçe’de, kılış
deyimlerinden, özellikle zaman boyutu
taşıyan belli kalıpların
kullanılmasıyla, geçici isimler
yapılarak, kalıcı isimlerle
yapılmış oluş deyimlerine benzer
kullanımları olan yapılar elde etmek ve bunları hemen hemen her durumda kalıcı
isimlerle aynı şekilde kullanmak ön
görülmüştür. Böyle bakıldıgında Türkçe’de gerçek anlamda bir fiil çekimi olmadıgı görülür. Böylece, isim ve isme dönüştürülmüş
hemen bütün deyimler, yüklem fiillerinin
yüklem isimlerini oluşturup, onlar
için ön görülen kip ve kişilere göre çekilir. Bu sebeple bu çekime “Yüklem
çekimi” demeyi yegliyorum.
Türkiyelice’de
Yüklem Çekimi Programı:
Bugünün yazılan Türkiyelice’si,
1823–1900 yılları arasında yaşamış dil bilimci Max Müller’in sözünü ettigi Türkçe’den oldukça farklıdır. O zaman, söyleniş dikkate
alınmadan, çogu hemen tek, en fazla iki, bilemediniz üç şekilde yazılan ekler,
tek şekilde yazılan kelime kök vy gövdeleri, bugünün Türkiyelice’sinde, çogu kurallı çeşitli ses dönüşümlerinin
oluşturdugu başkaseslilerin
(allophone) yazımda gösterilmesiyle, sık sık, görev ögelerinin (ekler) sekize, ona, kelime kök vy gövdelerinin
ikiye, üçe ulaşan başkaşekillilerini
(allomorphe) oluşturmuştur. Bu durumun yazımda gösterilmesi ve özellikle, görev
ögelerinin (ekler) bitişik yazılması,
okuyan için zaman zaman okunabilirlik
(readability / lisibilité) ve anlaşılabilirlik (comprehensibility / compréhensibilité) sorunları
yaratsa da, yazan için pek sorun yaratmaz. Dogrusu, başka birçok dilde de
görülen bitişik yazılma, program belgelerini hazırlarken bizim için de pek bir
sorun oluşturmadı. Ancak, anlam ve görev ögelerinin başkaşekillilerinin (allomorphe) çeşitliliginin gerektirdigi şekil
uyumlarını, çekim programının, degişik düzeylerdeki ‘işlemcil’lerine (fonction) yansıtmak, program belgelerinin
yazımını, benzeri programlarda –hatta sanırım tanınmış dillerden hiçbirinde–
görülmedigi ölçüde karmaşıklaştırdı.
Henüz birçok düzeltilmesi gereken yanlışı ve tamamlanması gereken
eksigi oldugundan emin oldugum program belgeleri incelendiginde, bu karmaşık
yapının, yeni düzeltme ve eklemelerle daha da kamaşıklaşacagı anlaşılmaktadır.
Şunu da belirtmeliyim ki, bu durumuyla, program, dogrudan veri
girişiyle, şekil düzeyinde – yani birleştirilebilme kurallarına uygun olarak (grammatical and syntagmatic rules /
règles grammaticales et syntagmatiques) –, bazı ekleme, çıkarma ve ayırmalarla oldukça
iyi çalışmaktadır. Ama asıl olan, istendiginde, anlam düzeyinde de – yani
birleşebilme kuralları’na uygun
olarak da (logical and paradigmatic rules / règles logiques et paradigmatiques)
–, bu ekleme, çıkarma ve ayırmalara
gerek duyulmadan, gerektigi gibi çalışabilmesi için bir sözlükten ulaşılabilir
hale getirilmesidir.
Bir dil, her şeyden önce bir iletişim ‘avadanlık’ı (alet takımı); bir dilin amaçlı kullanımı da, bu avadanlık
kullanılarak yapılan bir üretimdir. Düşüncelerimizi dille işler, sözlü ya da
yazılı ifade eder yani bir çeşit ürün haline getirip ilgililere sunarız...
İnsanların, her alanda oldugu gibi, işleyecekleri malzemeye ve yapacakları üretime uygun avadanlıklar edinmeleri ve bu avadanlıkların
kullanımını ögrenmeleri – gereken bedeli ödemeleri koşuluyla – en dogal
haklarıdır. Bugün, Dünya’mızda, bu alanda da, daha az bedel ödeyerek, daha
nitelikli ürünler elde etme olanagı sundukları için yaygın olarak kullanılan ve
bu tür sorunları yıllarca önce çözüme ulaştırılmış olan, başta İngilizce olmak
üzere, Rusça, Japonca, Çince, Arapça, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca
gibi bilim, teknoloji ve sanat (edebiyat) dilleri varken, henüz bu alanda
kendisine pek ihtiyaç duyulmadıgı, bu konudaki çalışmaların yok denecek kadar
az olmasından anlaşılan, Türkiyelice gibi bir dil için verilecek emege degip
degmeyecegini şimdiden kestiremiyorum. Ancak, buna ragmen, yapmayı tasarladıgım
bir Türkiyelice’de İsim Çekimleri
programıyla birlikte bir –Türkiyelice’den Türkiyelice’ye ya da Türkiyelice’den
başka bir dile – Türkiyelice Sözlügü’ne
baglanacak olan böyle bir programın, varsa, Türkiyelice’yi kullanmayı,
bilgisayar ortamında geliştirmek ya da ögrenmek isteyenlere yararı olacagını
sanıyorum. Böyle bir sözlügün, çeviri makinelerine ve motorlarına,
Türkiyelice yönünden katkıları da olacagı açıktır.
Efrasiyap Gemalmaz
Türkiyelice’de Yüklem Çekimleri (SORU)
Türkiyelice’de Yüklem Çekimleri (YANIT)
Türkiyelice’de
Yüklem Çekimleri – Çözümlemeli
Programın
son sürümünü bilgisayarınıza indirmek istiyorsanız şu baglantıyı tıklayabilirsiniz:
“ TÜRKİYELİCE'DE YÜKLEM ÇEKİMLERİ ”